26 Şubat 2015 Perşembe

1-9 Yaş Ne Üretsin?

Çocuğunuzla bir şeyler üretmeye ne dersiniz? Evet ise Yumurcak kanalında yayınlanan “mister maker” yani Bay Becerikli tam size göre.

Bay Becerikli BBC’nin çocuk kanalı CBeebies’ten alınmış bir program. 6-9 yaşa hitap ediyor fakat 1-9 yaşa aralığında ebeveyniyle izleyip programdaki uygulamaları evde yapabilir. 








Çoğu zaman kızımın zihinsel gelişimine katkı sağlayacak oyunlar oynarım. Bazen oyun bulmakta çok güçlük çekiyorum. Evdeki kap kaçaklarla kızımla onun hoşuna gidecek yeni oyunlar üretiyoruz. (Bu oyunları da ilerleyen günlerde paylaşacağım efendim) Özellikle benim gibi düşünen annelerin de izleyebileceği bir program.


Bay becerikli yeri geliyor süngerden resim çiziyor, yeri geliyor bardak tabaktan kukla yapıyor, yeri geliyor yün ipten örümcek örüyor, yeri geliyor boş şişe petlerinden objeler üretiyor. Bu kısmını çok beğendim tüketim çılgınlığı varken evdeki atık boş şişeleri çocuğumuzla değerlendirmek iyi bir fikir.

Bu program çocuklarınızı ve sizi “evdeki malzemelerle neler yapabiliriz?” şeklinde düşünmeye itiyor. İtiraf edeyim Bay Becerikli'yi izledikçe evdeki atık malzemeleri değerlendirme konusunda daha bir üretken oldum:)

Yayın saati:  her gün 19.05






21 Şubat 2015 Cumartesi

Çocuklarda Merak Duygusu

Avrupa ülkeleri çocuk yayıncılığı konusunda bizden daha tecrübeliler. Ve daha kaliteli programlar yapıyorlar. Almanya’nın ZDF kids kanalını internetten takip ediyorum. Almanca bilmesem bile program ve sunucuların mizah yönünü keyifle izliyorum. Beğendiğim 1,2 order 3 programını sizlerle paylaşmak istiyorum.

1,2 order 3 yarışma programı 9-12 yaş aralığına hitap ediyor. Programda sunucu ve kedi maskotu var. Sunucu 30 yaşlarında çok doğal, samimi, jest ve mimikleriyle kendini izlettiriyor.

Üçer gruplar şekliden 9 çocuk stüdyoda yarışıyor. Genelde bilimle ilgili sorular soruluyor. Stüdyoda sorulan sorularla ilgili canlı deneyler yapılıyor. Programın en keyifli ve dinamik bölümü bu.        Aynı zamanda alanında uzman kişiler stüdyoya gelerek deneyin bilimsel yönünü açıklıyor. Bence yetişkinlerle yapılan röportajlara biraz fazla yer veriliyor. Fakat mizah yönü kuvvetli bir program olduğu için sıkmıyor. 



Çocuklarda merak duygusu                                                                   

Programın bir amacı da çocuklardaki merak duygusunu geliştirmek.  İşte bu yüzden bilimle ilgili yarışma programları, çocukları düşünmeye itmeleri açısında önemli.


Çocuklar interaktif bir şekilde programın içindeler. Hatta öyle ki stüdyoya gelen çocuk konuklar arasında kameramanlık yapan da oluyor:)      

Kısacası; bilimle yarışma programını sentezlemişler. 

Bence çok başarılı bir program. En kısa zamanda böyle yarışma programlarını ülkemizdeki çocuk kanallarında da görmek istiyoruz. 








20 Şubat 2015 Cuma

Göz Teması Özgüven Kazandırıyor


National Geographic’te izlediğim Barack Obama’yla ilgili belgeseldeki şu bölüm beni çok etkilemişti. Obama okul ziyaretindeyken 8 yaşlarında erkek çocuğu:                                    - Saçlarınızda ne kadar beyazınız var?
Obama çocuğun gözlerinin içine bakarak:                                         - Bilmiyorum, saymak ister misin?
Çocuk “evet” deyince Amerika Başkanı eğiliyor ve çocuğun saçlarındaki beyazı saymasını bekliyor. Belgeselde Obama’ya niye böyle yaptığı sorulduğunda onun verdiği cevap şu:                          - Eğer çocuğun gözlerinin içine bakıp önünde eğilmeseydim ve saçlarımdaki beyazları saymasını beklemeseydim hayatında çok büyük özgüven kırıklığı olacaktı.

 

 Göz teması özgüven veriyor


     Çocuğunuzla konuşurken onun seviyesine inin ve göz teması kurun. Bu tutum ona ve söylediklerine önem verdiğinizi gösteriyor. Yeni doğan bebeğe bile göz teması kurun içinizden ona dua edin, iyi dileklerde bulunun hemen size gülümseyecektir. Genelde çocuklarla hep bu şekilde iletişime geçerim. Geçen hafta bebek ziyaretindeyim. Arkadaşımın dünya tatlısı oğlu 2 aylık Aren Enes Efe’ye de denedim ve inanın bana laf atıp konuşmasına odadaki herkes çok şaşırdı.



Bunu yapmayın;                                        

     Çocuğunuz size bir şey söylediğinde arkanızı dönüp ya da başka bir tarafa bakıp cevap vermeyin,  hele “acelem var sonra” hiç demeyin. Ne olursa olsun onlardan kıymetli hiçbir şey yok. Söz konusu özgüvenli çocuklar yetiştirmekse, sabırla dizinizi çöküp onun seviyesine inerek ve gözlerinin içine bakarak söylediklerini dinleyin. Güler güzle cevap vermeyi unutmayın. Önemsiz, saçma bir şey söylese bile onun fikir hakkına saygı göstermeye çalışın.

12 Şubat 2015 Perşembe

3-6 yaş CAN’ı seviyor mu?


Ben Can tam beş yaşındayım,
Her gün seninle oynarım,
Tatlı muslu ailemle, (yeğenim “muslu” diyorJ )
Çoktur maceralarım.
 3 yaşındaki zeytin gözlü yeğenimin dilinde bu şarkı. Yumurcak kanalında yayınlan "Can"çizgi filmini çok seviyor çok. Akşam heyecanla babasına bölümlerini anlatıyor.
_ Baba biliyor musun? Mert dinozor gördü, Can ve arkadaşları ona inanmadılar. "Yalan söylüyorsun” dediler.
_  Yalan kötü bir şey di mi babacığım?
_ Evet baba, çok kötü bir şey? Ama Mert yalan söylemiş galibaaa.
 Bir de bu diyaloğu; dudaklarını ördek dudağı gibi öne iterek, harfleri uzata uzata konuşan 3 yaşındaki erkek çocuğu söylüyor gibi hayal edin… Çocuklar çok tatlı, çok şirinler...

Yeğenimi, izlediği çizgi filmdeki Mert karakterine arkadaşlarının inanmaması nasıl da etkilemiş? Ben dinozordan etkilenir diye düşünmüştüm fakat dinozor onu çok etkilemedi. Bakar mısınız? 30 dakikalık çizgi filmden aklında bu kalmıştı.Çizgi filmdeki karakterin tavırları onun için daha önemli demek ki… 


Can Ve arkadaşları

 

Can, okul öncesi 3-6 yaş aralığına hitap ediyor. Aile ortamı, arkadaş ortamı, babaannesi ile diyalogları çok sıcak, samimi. Tam bizden biri gibi Can…
Can başından geçenleri günlüğüne yazıyor. Çizgi filmde de  Can’ın günlüğüne misafir oluyoruz. Yazmayı sevmesi, günlük tutması ne güzel…



Can, bahçeli az katlı evlerin bulunduğu semtte oturuyor. Bulundukları yerde oyun alanı, yeşillik alanları çok büyük geniş geniş . Türkiye’de böyle ortamda oturan çocukların sayısı ne kadar bilemem ama bizim gibi büyük şehirlerde oturanlar nerede bulacak böyle geniş bahçeli tek katlı evleri.

 Can çizgi filminde eksik bulduğum nokta şu; Can’ın arkadaş grubunda 5 erkek, bir kız çocuğu var. Elif de ne yapsın, evcilik oynayacak onunla bebeklerini sevecek kimsesi yok. Erkek arkadaşlarının bütün oyunlarına uyum sağlıyor. Keşke Elif’in yanında bir kız arkadaşı daha olsaydı da iki kız arasındaki ilişkiyi, paylaşımları görseydik.

 

Bir de Yumurcak TV’deki bazı reklam içeriklerine baktığımızda çocukları hiç ilgilendirmiyor. Anlıyorum anne-babalar için fakat çok uzun sürüyor. Sorumluların dikkatine, internet sitesinde de aynı durum geçerli efendim.


Yayın saati: her gün 12.20, 17.55 ve 21.20   


İlginize teşekkür ederim.

 

9 Şubat 2015 Pazartesi

6-9 yaş Haydi Keloğlan Masallarına!

Ben bir garip Keloğlanım,

Eşeğimin yok palanı,

Varım yoğum doğruluktur,

Hiç de sevmem ben yalanı.

Keloğlan, bir Türk masalı kahramanı. Hem cesur, hem iyilik sever, hem de kıvrak zekalı. Televizyon tarihinde Keloğlanı ise Rüştü Asyalı ile tanıdık. Az mı izlerdim çocukken? Kulaklarımda şimdi Suna Pekuysal’ın ;
“_ Keloğlum Keleş oğlum gel buraya?” replikleri. Allah rahmet eylesin…
 


Gel gelelim bu günlerde Keloğlan Keleş oğlan neler yapıyor? Bu sefer karşımıza Trt Çocuk ekranlarında çıkmasın mı? Üstelik çocuklarımızın dünyasında.... 


Kendi kültürümüzü yansıtan projeleri destekliyor, gıptayla bakıyorum. Keloğlan da bunlardan biri.
 
TRT Çocuk kanalında yayınlana Keloğlan Masalları 6-9 yaşa hitap ediyor. Yayınlandığı zaman ise, her gün 14.10 ve 18.15.
 

Keloğlan Masalları üç sezondur devam ediyor. Başlarda 20 dakikalık olan bölümler şimdi hemen hemen 45 dk. sürüyor. Keloğlan Masallarında iyi ve kötü karakterler keskin bıçak gibi ayrılmış. Keloğlan iyi karakterlerle kötülerin üstesinden gelmeye çalışıyor.  İtiraf edeyim ilk zamanlardaki bölümleri daha çok beğeniyorum. Son bölümlerde ise Keloğlan ve arkadaşları şehir hayatının içindeler. Gerçek yaşamla masal içi içe geçmiş. Nedense pek bir özümseyemedim bu bölümleri. Keloğlan kendi köyünde maceraperest halleri, annesiyle diyalogları daha doğal, daha bizdendi.
 




Keloğlan sevilen karakter

Keloğlan kısa sürede TRT Çocuk kanalının hem ekran yüzlerinden biri, hem de sevilen karakteri oldu. Bence çocuklarımızın bu tarz çizgi filmleri izlemesi kendi kültürümüzü tanıma, benimseme açısından çok önemli.

Keloğlan karakteri doğruluğu, dürüstlüğü temsil ediyor. Karşısına çıkan engelleri esprili bir dille ve kıvrak zekasıyla aşıyor. Sorunları çözmede aşırı inatçı, çabuk pes etmiyor. Zekasını kullanarak farklı yöntemler geliştiriyor. Arkadaşlarıyla beraber çözümler buluyor. Olmadı Bilge Can Dede’ye danışıyor.


Bu özellikleri çocuklar tarafında örnek alınırsa ne mutlu bize..






Oyunda Çocuğun algıları tam açık

Oyun oynarken çocukların alıcıları tam kapasite açık olur. Çocuklar beyinlerini en aktif oyun esnasında kullanırlar.Eğer çocuğunuza bir şey öğretmek istiyorsanız oyun oynarken deneyin ne kadar etkili olduğunu göreceksiniz. Hatta yapmalarını istediğiniz şeyi oyun anlarında söylerseniz sizi geri çeviremeyecek, Söylediğiniz şeye şartlanacaktır.



Bunu yapmayın;Çoğu zaman şu hatayı yaparız; nasıl olsa oyun oynuyor söylediklerimizi anlamaz diye bir çocuğun duymaması gereken şeyleri yanında konuşuruz. Oysa o oyun oynarken söylediğiniz her kelimeyi beyin bilinçaltına kaydeder. Biraz dikkat ettiğinizde konuşmalarınızın dinlediğini fark edeceksiniz. Bir arkadaş davetindeyim. Hemen hemen hepimiz çocukluyuz. Çocuklarımız aynı odada yerde oyuncaklarıyla oynuyorlar. Sohbete dalmıştık, nasıl olsa çocuklar oyuna daldı diye rahat rahat konuşuyorduk. Arkadaşın bir tanesi biraz müstehcen espri yaptı. Hepimizden önce 4 yaşındaki Gültem gülmeye başladı. Gültem'in annesi durumu kurtarmaya çalışıyor ama nafile. Oyuna daldığını sandığımız çocuklarımızın kulakları bizdeydi. Çocuklarınızın duymasını istemediğiniz şeyleri mümkün olduğunca o odadayken konuşmayın, konuşturmayın. "Aman ne olacak!" diye başlayan cümleler sonraki yıllarda pişmanlıklarımız oluyor.



NOT: Çocuk programlarının yanı sıra çocuklarla ilgili önemli detayları da aralarda sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Sevgiler...


7 Şubat 2015 Cumartesi

0-3 Yaş Ne İzlesin?

- Duptii duptii anne! Annee Duptii aaaggcc! 

20 aylık kızımın televizyon gördüğünde ilk söylediği cümle bu.  Aslında hedefim televizyonu 3 yaşına kadar izletmemekti. Araştırmalara göre bir çocuğun ekrandaki görüntülerin gerçek dünyada neyi temsil ettiğini anlayabilmesi tam 2  yıl alıyor.  Kızımın doktoru Doçent Selda Polat da: "2 yaştan sonra izlemesi gerektiğini" söylüyor. Fakat ne mümkün! Evde dikkat etseniz bile gittiğiniz yerlerde çok zorlanıyorsunuz. Kızım 18 ayını geçince ufak ufak National Geographic'teki doğa belgesellerini gözetimim altında izletmeye başladım. Niyetim hayvanları tanımasına da yardımcı olmaktı. Lakin doğa belgesellerinde hayvanların ziyafet kısımları olmazsa olmaz. Bu kısımları ben bile izleyemiyorum ki çocuğa nasıl izleteyim. Avlanma kısımlarına gelince kanalı kapatıyordum. Bu yüzden belgeseli açıp diğer odaya gitme lüksüm yoktu. Arayış içerisindeyken Ducktv'yi keşfettik. Hem anne, hem de basın yayın okuyan biri olarak Ducktv'yi irdeleyelim bakalım.

Ducktv 2007 yılında kurulmuş 0-3 yaş çocuklarına yönelik yayın yapan bir çocuk kanalı. Digiturk 161. Kablolu yayında 173. sırada yer alıyor. 07.00- 21.00 saatlerinde yayın yapıyor.   

Programların içeriğine gelince. 0_3 yaş aralığının içerisindeki farklı yaş grubuna göre de uyarlanmış programlar var. Şöyle ki bazı programları 3 yaşa bazıları 1 yaşa hitap ediyor. 20 aylık kızım bazı programları izlerken sıkılıyor. Özellikle ağır ağır hareket eden animasyonlar ve aynı tip müzik efektleri kızımın çok dikkatini çekmiyor. Daha çok 1 yaş ve altına uyuyor.

Genel olarak ağır hareket eden animasyonlar, bol müzikli, rengarenk formatta programlar var. Rengarenk ve müzikli olması çocukların dikkatini çekiyor. Fakat doğal ses efekti hiç yok derecede az. Kanalın beğenmediğim bir yönü de bu. Çocukların gelişimi açısından doğal sesin olmaması doğru değil bence. Çocuk dış sesi de bilmeli. Hele hele 0-3 yaş hayatı keşfederken dış sesleri ayırt etmeye başlar. Bir rüzgarın sesi, köpeğin, arabanın vs. sesi çocuklar için çok önemli. Yenidoğan bebek bile annesini ilk kokusundan, ikinci sesinden tanır. TRT Çocuk' ta hem yapım, hem de çekim aşamasında çalıştığım için programın montajında ve çekim esnasında doğal seslerle uğraşmak vakit alıyor. Müzik kullanmak ise tam tersi. Varın gerisini siz düşünün..

Ducktv'de beğendiğim programlar ise: İngilizce sayıları öğreten "Lola and the numbers"; nesneleri, sıfatları, yönleri öğreten duckschool; görsel hafızayı kuvvetlendiren "build landscape" ve  hayvanları tanıtan "the word of animals". Bu programları kızımda pür dikkat izliyor. Bu saydığım programlar sesli. Özellikle ilk ikisini çocukların İngilizce öğrenmeleri açısından öneririm. 20 aylık kızım İngilizce 10'a kadar sayabiliyor:)

Unutmayın! Bir insanın dil öğrenmeye yetisi en fazla 0_5 yaş aralığında. Bu yüzden İngilizce öğretici yayın yapan  çocuk programlarını mümkün olduğunca kızıma izletmeye çalışıyorum. Ülkemizde yabancı dilde en çok sıkıntı çekildiği nokta telaffuz. Bu sıkıntıyı çocuklarımıza erken yaşta doğru telaffuz öğreterek aşabiliriz.

"Indı" isimli kızıl derilileri anlatan program da kızımın dikkatini çekiyor. Evde Kızılderililerin çıkardığı seslerin taklidini yapıyor. Yalnız bu programda hoşuma gitmeyen şey; bir Kızılderili'nin sigara içerek yürümesi. Çocukların neyi görürse hemen taklide başlıyorlar. Bu yüzden bu programı çok izletmemeye çalışıyorum.

Özetle Ducktv' nin bazı programları gerçekten eğitici özelliğe sahip. Çocukların zihinsel gelişimine ve hayal güçlerine katkı sağladığı muhakkak. Tabi ne kadar kaliteli yayın yapılırsa yapılsın çocuklar televizyona bağımlı olmamalı. Ben bunun için günde toplam 1.30- 2 saati aşmayacak şekilde izletiyorum. Bu iki saati de yarım saat dilimlerine bölerek; sabah, öğle ve akşam şeklinde izletiyorum.

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Televizyon tarihine bakıldığında çocuk kanal yayıncılığı yeni sayılacağı için eksikliklerin olması doğal. Umarım çocuk pedagojisine dikkat edilerek yapılan yayınlar çoğalır.

Efendim şimdilik sabrınızı daha fazla zorlamayayım. Daha sonraki yazılarımda programları daha detaylı inceleyeceğim. Umarım bir nebze de olsa "çocuğuma ne izletsem"  diyen ebeveynlere yardımcı olmuşumdur.